ABNAUAYU Abhaz halkının inanışında vücudu siyah tüylerle kaplı, saçları yele gibi uzun orman adamının adı olup, Bnahua olarak da bilinmektedir.
Abnauayu, Bnahua (Abhaz Mitolojisi)
Kafkasya Yaban Adamı Abnauayu
Basık alınlı, kırmızı gözlü, düz burunlu, çıkık elmacık kemikli, devasa dişli ve güçlü kaslara sahip yaratıklardı. Taraklı ayaklarıyla hızlı koşup yüzebilen, keskin duyma yetisine sahip Abnauayuların dişi olanları büyük göğüs ve geniş kalçalara sahipti. Mağaralarda yaşayan, taş ve sopa kullanabilen, üzüm, mısır lapası ve etle beslenen Abnauayular insanlarla birlikte olduğunda melez çocuklar dünyaya gelmekteydi. 19. Yüzyılda Acara’da “Zana” adı verilen dişi bir Abnauayu yakalanmıştır. Zana Abhazya’da Tkhina civarında Edgi Genaba adlı bir asilzadenin çiftliğinde esir olarak 1880-90’lara dek yaşamıştır. Başlangıçta vahşi olan Zana zamanla uysallaşmış, odun toplamak ve tahıl öğütmek gibi basit işleri yapabilmiş, birlikte olduğu köylü erkeklerden 2 kız ile 2 erkek çocuk doğurmuştur. Çocukları nispeten normal insanlar olarak topluma karışarak hayatlarını sürdürmüş, 1964’te Boris Porshnev Zana’nın torunlarından ikisiyle bir söyleşi gerçekleştirmiştir. Zana’nın mezarı bulunamamışsa da 1987’de Grover Krantz yarı-insanoğlu Kwit’in mezarını açmış ve kafatasının elmacık kemikleri ile çene kemiği gelişkin bir Homo sapiense ait olduğunu kaydetmiştir.
Abnauayu, Bnahua (Abhaz Mitolojisi)
Kafkasya Yaban Adamı Abnauayu
Basık alınlı, kırmızı gözlü, düz burunlu, çıkık elmacık kemikli, devasa dişli ve güçlü kaslara sahip yaratıklardı. Taraklı ayaklarıyla hızlı koşup yüzebilen, keskin duyma yetisine sahip Abnauayuların dişi olanları büyük göğüs ve geniş kalçalara sahipti. Mağaralarda yaşayan, taş ve sopa kullanabilen, üzüm, mısır lapası ve etle beslenen Abnauayular insanlarla birlikte olduğunda melez çocuklar dünyaya gelmekteydi. 19. Yüzyılda Acara’da “Zana” adı verilen dişi bir Abnauayu yakalanmıştır. Zana Abhazya’da Tkhina civarında Edgi Genaba adlı bir asilzadenin çiftliğinde esir olarak 1880-90’lara dek yaşamıştır. Başlangıçta vahşi olan Zana zamanla uysallaşmış, odun toplamak ve tahıl öğütmek gibi basit işleri yapabilmiş, birlikte olduğu köylü erkeklerden 2 kız ile 2 erkek çocuk doğurmuştur. Çocukları nispeten normal insanlar olarak topluma karışarak hayatlarını sürdürmüş, 1964’te Boris Porshnev Zana’nın torunlarından ikisiyle bir söyleşi gerçekleştirmiştir. Zana’nın mezarı bulunamamışsa da 1987’de Grover Krantz yarı-insanoğlu Kwit’in mezarını açmış ve kafatasının elmacık kemikleri ile çene kemiği gelişkin bir Homo sapiense ait olduğunu kaydetmiştir.