CAUCASIAN & ABKHAZIA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
CAUCASIAN & ABKHAZIA

APSNI ABHAZYA ADIYLA BİLİNEN ÜLKENİN VATAN TOPRAKLARINDAN ACIMASIZCA SÜRGÜN EDİLEN BİR ULUSUN MİLLETİN TARİHİ YAŞADIĞI COĞRAFYA GELENEK GÖRENEKLERİNİN ÖRF vE ADETLERİNİN MÜZİKLERİNİN DANSLARININ KÜLTÜRLERİNİN ANLATILDIĞI BİR PAYLAŞIM ORTAMI

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anahtar-kelime

2021  

En son konular
» #GEÇMİŞTEN BİR ENSTANTENE#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyPaz Şub. 13, 2022 8:13 pm tarafından Admin

» #1942 de 2 nci Dünya Savaşından bir görüntü#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyPaz Şub. 13, 2022 7:56 pm tarafından Admin

» #BAZLAMA#BALON BAZLAMA#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyPaz Şub. 13, 2022 12:35 pm tarafından Admin

» #TİRE KÖFTESİ#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyC.tesi Şub. 12, 2022 12:37 am tarafından Admin

» #KEKİKLİ TAVUK SOTE#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyCuma Şub. 11, 2022 7:33 pm tarafından Admin

» #KABAK TATLISI#KARAMELİZE KABAK TATLISI#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyCuma Şub. 11, 2022 7:11 pm tarafından Admin

» #KAHVALTILIK KOLAY ÇEMEN#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyPerş. Şub. 10, 2022 12:39 am tarafından Admin

» #Abhazya'da Nerelere gidilir Ziyaret Edilir#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptyÇarş. Şub. 09, 2022 12:42 pm tarafından Admin

» #İL ve İLÇELERE GÖRE ÇERKES ADIGE KABARDEY ABKHAZ ABHAZ ABAZA UBIĞH OSET ÇEÇEN YERLEŞİMLERİ#
#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# EmptySalı Şub. 08, 2022 8:18 pm tarafından Admin

Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim

Haftanın en aktif yollayıcıları
No user


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK#

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1#REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# Empty #REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK# Çarş. Ocak 05, 2022 2:55 pm

Admin

Admin
Admin (0)
Admin (0)

REYHANLI ÇERKESLERİNDE EVLİLİK


Dr. Öğr. Üye. Hüseyin Kürşat TÜRKAN 


Ayşe ÇELİK KAN 
*
*


Her canlının çoğalarak neslini devam ettirmesi yaratılışının bir gereğidir. Canlıların en


mükemmeli olan insan da bu gerekliliği evlilik yoluyla gerçekleştirmektedir. Evlilik, aile hayatının


kurulmasına dair hayatta atılan en önemli adımlardan ve hayatın dönüm noktalarından biridir.


Aile, toplumsal hayatın çekirdeğini oluşturmaktadır. Bu çekirdeğin oluşması, evlenme olgusu ile


meydana gelmektedir. Evlilik, insan ömründe “geçiş dönemleri” olarak bilinen doğumla başlayıp


ölüme kadar devam eden süreçlerden biridir. Aile çatısını oluşturan evlenme biçimleri toplumun;


değer yargılarına, sosyal ve ekonomik yapısına, kültürel değerlerine, milli kimliklerine göre


farklılıklar göstermektedir.


Sosyo-kültürel değişimlerin sık görüldüğü Hatay ilinde tanışarak evliliğin yanı sıra


gelenekselliğin ağır bastığı ilçe ve köylerinde farklı evlenme biçimlerine de rastlanılmaktadır.


Söz konusu bu farklılık birçok etnik grubun harmanlanıp kendi etnik kimlik ve kültürlerini


yaşatmaya çalışmasındandır. Bu etnik kültürlerden birisi de Hatay‟ın Reyhanlı ilçesinde


yaşamlarını sürdüren Çerkeslerdir. Çerkesler de evlilik olgusu, evlilik öncesi hazırlıklar, düğün


ve düğün sonrasında gerçekleştirilen kendi kültürlerine özgü gelenek üzerine kuruludur.


Reyhanlı Çerkeslerinde kültürel kimliklerinin içerisinde diğerlerine göre daha geniş yelpazeye


sahip olan evlilik geleneğin devamlılığı söz konusu olduğunda ilk akla gelenlerdendir.


Çerkeslerde evlilik kurumu, aile terbiyesi, “kaşenlik” ve akraba dışı evlilik son derece önemlidir.


Biz bu makalede, Hatay‟ın Reyhanlı ilçesinde ikamet eden Çerkes kollarından; “Şapsığ,


Abzah, Ubıh, Kabartay” hakkında bilgiler verdikten sonra Reyhanlı‟da etnik bir gruplardan biri


olan Çerkeslerin “evlilik öncesi, evlilik anı, evlilik sonrası” durumlardaki olguları saha çalışması


ve mülakat yöntemi kullanılarak kaynak kişilerden elde ettiğimiz verileri bilimsel bir metot ve


teori bağlamında ele alıp inceleyeceğiz. Böylelikle Reyhanlı Çerkeslerinin kültürel bağlamdaki


evlilik süreçlerinin kimlik kodları belirlenerek söz konusu uygulamaların ne derece devam


ettirildiği ya da kaybedildiği tespit edilecektir.
*


Kafkasya geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış onları


bünyesinde barındırmış engebeli ve coğrafi olarak büyük bir yüz ölçüme sahip yerdir.


Farklı kültürlerin kesiştiği noktada yer alan Kafkasya, taşıdığı dilsel, dinsel ve kültürel


özellikleriyle sosyo-kültürel anlamda farkındalık yaratmaktadır. Kafkasya kendine özgü


karmaşık etnik yapısı ve zengin tarihi ile geçmiş kültürün izlerini taşıyan yerler


arasındadır. Kafkasya bir bakışta keşfedilemeyecek kadar karışık etnik ve sosyokültürel yapıya sahiptir. Tarih boyunca medeniyetlerin uğrak yeri olarak siyasal nüfuz


alanına dönüşen pek çok kavmin kültürel mirasını günümüze taşıyan, birbirinden farklı


dilleri konuşan kırktan fazla halkın bir arada yaşadığı, dünyanın en karmaşık


bölgelerinden birisidir (Colarusso, 1991: 256). Kafkasya‟nın demografik yapısı içinde


bulunan Çerkesler sahip oldukları farklı dil ve yaşam biçimleriyle kültürel gelişmişliğe


kaynak sağlamışlardır.


Tarihi süreç içerisinde birçok istilaya ve yıkıma şahit olan Çerkes halkı en büyük


yıkımı 1864 yılında almıştır. Bu tarihten çok önce başlayan Rus baskısı ve zulmü söz


konusu tarihte doruk noktasına ulaşmış ve Çerkesler bilmedikleri topraklara doğru


zorunlu yolculuğa başlamıştır. Bu yolculukta onlara kapılarını açan Osmanlı ve Türk


milleti bir nebze olsun yaralarını sarmaya çalışmıştır. Tarihte bu zorunlu göçe “Büyük


Çerkes Sürgünü” denilmiştir. Sürgünün yaraları yüz yıl geçse de sarılamamıştır ki


bunun sebebi her Çerkes vatandaşının yüreğinde o günlerin canlılığını koruyor


olmasındandır. Sürgüne maruz kalan çoğu gözü yaşlı anne kundakta bebeğini bırakıp


vatanını terk etmek zorunda kalmıştır. Kendilerine vatan diyebilecekleri yeni yer


arayışında Anadolu‟yu tercih eden Çerkesler kendi köylerini kurmaya çalışmışlardır. Bu


yerlerden biri de Hatay‟ın Reyhanlı ilçesidir. Rehhanlı‟da “Yeni Mahalle” adındaki


bölgeye yerleşen Çerkesler kendi etnik kimliklerini koruma ve devam ettirme


konusunda Türkiye‟deki diğer bölgelere yerleşen Çerkeslere nispeten daha tutucu


olmuşlardır.


“Çerkes” kavramı, Kafkasya‟da yaşamakta olan haklardan herhangi birisinin


doğrudan adı değildir. Orada her halk, kendi tarihi adıyla yaşar ve adıyla bir


cumhuriyete sahiptir. Çeçenler Çeçenistan‟da, Abhazlar Abhazya‟da, Osetler Osetya‟da, Adıgeler Adıgey‟de, Dağıstanlılar Dağıstan‟da yaşar. Ramazan ġeşen, Ebu


Ubeyd el-Bekrî‟den alıntıladığı, “Kafkas Dağlarında 72 kavim yaşar. Her biri ayrı dil


konuşurlar.” (ġeşen, 2017: 201) cümlesi de bunu kanıtlayacak mahiyettedir. “Çerkes”


ismi, dar anlamda Kuzeybatı Kafkas kökenli “Adıge, Abaza, Ubıh” gruplarını, en dar


anlamda ise sadece Adıge grubuna mensup boyları kapsamaktadır (KK1, KK6, KK27).


Türk Dil Kurumu “Çerkes” kelimesini iki anlamda açıklamaktadır. Bunlardan birincisi


“Kadınların giydikleri uzun elbise” iken diğer tanım “Kafkasya’da yaşayan bir boy veya


bu boydan olan kimse”dir. “Çerkes mi?”, “Çerkez mi?” sorusu bir netlik kazanmamış


olsa da Çerkes halkı kendilerine Çerkes denilmesinden hoşnut kalmamaktadır (KK1,


KK2, KK3, KK6, KK27, KK28). Türk Dil Kurumu bu ikilem için Çerkes sözcüğünü uygun


bulurken, Kafkas Dernekleri Federasyonu Çerkez sözcüğünü önermektedir. Bu


konudaki ikilem hâlen devam etmektedir.


Osmanlı‟dan günümüze kadar olan literatürlerde, göçler ve sürgünler


sonucunda Kafkasya‟dan gelen tüm göçmenler bir üst kimlik olarak “Çerkes” adıyla


tanımlanmıştır. Bugün Türkiye topraklarında yaşayan Çerkes kolları; “Adigeler, Ubıhlar,


Abhazlar, Abazinler, Dağıstanlılar, Nogaylar, Çeçenler, Osetler, Karaçaylar ve


Balkarlar”dır. Bu kollardan günümüzde Hatay‟ın Reyhanlı ilçesinde de yaşayanlarına


rastlamak mümkündür. Söz konusu kolların alt dallarından; “Şapsığ, Abzah, Çemguy,


Abaza, Ubuh, Hatukay, Kabartay, Bjeduğ, Besni” Reyhanlı‟da hâlâ varlıklarını


sürdürmektedirler (KK6, KK24, KK27, KK34).


A. Çerkes Tarihi


“… ben; yaşlı, yaralı, ben; ne oralı, ne buralı… ben diasporalı,


Ben; aykırı, kırgın… ben, çok yorgun bir atım.”1


Çerkesler, Kafkasya dağlarının otokton (var olduğundan beri orada yerleşik


olan) halklarından biridir. Söz konusu halkın yaşadığı “Büyük Çerkes Sürgünü” ise


tarihin en acı ve feci sayfalarından biridir. Kuzey Kafkasya‟nın otokton halklarının


yaşadığı bu sürgüne, dünyanın en büyük ulusal trajedilerinden biri olarak, soykırım


denilebilir (Colarusso, 1991: 256). Kafkas göçleri, “gelen göç” (immigration) değil,


“giden göç” (emigration) kategorisine girmektedir. Bir anlamda bu göçün var olması


zorla gerçekleştirilmiştir. Kafkasya‟da başlayan Rus istilası, ġeyh ġamil‟in 1859 yılında


Ruslara esir düşmesine kadar devam etmiştir. Bu süre zarfında ve sonrasında Ruslar


Kafkasya‟nın kolonizasyonunu hızlandırarak slavlaştırmak için etnik temizlik politikasını


uygulamaya koymuş ve yerli halkı Osmanlı ülkesine göçe zorlamıştır (Temizkan, 2007:


1).


Çerkeslerin konuştuğu dil, bir insanın çıkarabileceği tüm sesleri barındırır.


Kafkas dağlarının güzellik, cesaret ve gizemini yansıtan büyüleyici bir kültürleri vardır.


Çerkes halkı olmadan Kafkasya, Kafkasya olmadan Çerkesler düşünülemez (Nart,


2014: 3). Tarihi açıdan bölgenin demografik yapısı, Adıge (ġapsığ, Abzekh, Hatukhay,


Beleney, Kabardey)-Abhaz-Ubıh, Çeçen-Ġnguş grupları ve Dağıstan bölgesinde


yaşayan (Andi, Avar, Lak, Lezgi vb. kabileler) tarihi otokton halklar ile bölgeye


sonradan gelip yerleşen halklar olan Turani kökenli Karaçaylar, Balkarlar, Nogaylar,


Kumuklar ile Ġndo-Germen kökenli bir halk olan Osetlerden oluşmaktadır (Saydam, 


1997: 16). Kuzey Kafkasya‟da en büyük nüfusa sahip kadim halk olarak Adige-AbhazUbıh grubu kuzeyde Kuban nehri ağzında güneydoğuda, Sunja nehrine kadar uzanan


geniş topraklarda yaşamışlardır. Merkezi Kafkasya‟daki komşuları, dağlık bölgelerde


yaşayan Karaçaylar, Balkarlar ve Osetler olmuşlardır. Doğuda Çeçen ve Ġnguşlar, daha


doğuda Ġngurlar yaşamıştır. Kuban ve Kuma nehirleri boyunca ve Kafkas dağlarının


ötesinde bilinen Abhazya‟da Abazalar yaşamışlardır (Papşu, 2004: 12). Her grup kendi


kendilerine yeterli saydıkları dünyaları ile iktifa edince, dünyanın diğer bölgelerinden


farklı olarak, adeta bir “kültür mozaiği” meydana getirmişlerdir (Saydam, 1997: 16.).


Birbirleri ile etkileşimleri sonucunda da antik “Adıge-Abaza Maykop” kültürü üzerinde,


bu bölgenin insanları, tarih boyunca kader birliği etmiş, sosyolojik süreç neticesinde


oluşmuş ortak hayat tarzını, ortak dünya görüşünü, âdet ve geleneklerini, folklor


değerlerini ifade eden ortak bir “Kafkas Kültürü”nü de yaratmışlardır (Tavkul, 1998: 43).


Kafkas halkları aynı yaşantı içerinde etnik açıdan birbiriyle çok fazla karışmışlardır. Bir


bireyin babası Adıge, annesi Karaçay, büyük annesi Abazin olabilmektedir. Bu yüzden


Kafkasya‟dan Anadolu‟ya göçler başladığında Anadolu insanı topluca gelen bu


insanlara geniş anlamıyla “Çerkes” tabirini kullanmışlardır (Avagyan, 2004: 20).


Anadolu topraklarında diğer topluluklarla harmanlanan Çerkesler, Anadolu insanıyla bir


bütün oluşturmuştur.


Çerkes sözcüğü, kimilerine göre antik Yunanca bir sözcük olan ve Kuzeybatı


Karadeniz kıyısında yaşayan halkları tanımlamak için kullanılan “Kerket” (Kercetai)


sözcüğünün günümüze kadar değişerek gelmiş halidir. Başka bir görüş ise Çerkes


sözcüğünün kökeninin Tatarca olduğunu savunur. Bu görüşe göre, 13. yüzyıldan


başlayarak Kırım‟ı yurt edinen Tatarlar, Zihler olarak bilinen ve Kuzey Kafkasya‟da


toprağa bağlı yerleşik yaşam tarzı süren halkları “Jarkaz” olarak tanımlamaya


başlamıştır. Toprağı işleyen anlamına gelen “Jarkaz” sözcüğünün zamanla Türkçede


“Çerkes” veya “Çerkes” haline dönüştüğü öne sürülmektedir (Kaya, 2011: 74-75). 19.


yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Çerkes tarihçi Naguma ġora da Çerkes sözcüğünün


kökenlerinin Greklerin Çerkesleri adlandırmak için kullandıkları “Kerket” sözcüğünden


kaynaklandığını belirtmektedir (Boz, 2010: 28). Ayrıca, Çerkeslerin Tatarlara “toprağı


işleyen” adını verdirtecek kadar tarım toplumu olmadıkları, coğrafyanın dağlık ve


engebeli olması sebebiyle hayvancılıkla daha fazla ilgilendikleri ifade edilmektedir


(Kaya, 2011: 75). Yaşadıkları coğrafyaya uyum sağlayıp o toprakları vatanı kabul eden


Çerkesler Anadolu‟ya geldikleri ilk zamanlar daha çok at yetiştiriciliği ile uğraşmışlardır.


Kültürlerindeki “şağdi” (at)‟yi her nesil önemsemişlerdir.


1. Hatay İli Reyhanlı İlçesi Çerkesleri


Hatay‟ın Reyhanlı ilçesi tarihiyle ve bünyesinde bulundurduğu farklı etnik


yapıları nedeniyle kültürel olarak büyük bir birikimdir. Reyhanlı daha önceki tarihlerde


Ġrtah adında küçük bir kasaba iken 16. yüzyıldan itibaren göçebe olarak gelen Türkler


bu kasabaya yerleşmişlerdir. 1855 yılında da Rumeli‟den Kafkas ve Kıbrıs göçmenleri


getirilerek kasabaya yerleştirilmiştir. Osmanlı ile Rusların arasında cereyan eden savaş


sonrasında yurtlarından göçmek zorunda kalan Çerkeslerden ve diğer


Kaskasyalılardan bir bölümü 1878/1879 yılında Ġskenderun bölgesine gelmişlerdir.


Bunlardan bir kısmı Reyhaniye‟nin “Efnir” (bugünkü Bayır) mahallesi, Yenişehir mevkii


ve Harran köyü ile Antakya yakınlarında Bedirge ve Dalyan‟a yerleştirilmişlerdir.


Kendilerine boş arazilerden ve vakıf arazilerden her aileye 7 dönüm olmak üzere sulu arazi, ev yeri ve bahçe verilmiştir. 1900 yılında Halep Vilâyetinin Harim Kazası‟na bağlı


nahiye olan Reyhaniye‟nin 64 köyü vardır. Daha sonra Reyhanlı ismini alan kasaba


1918 yılında Fransızlar tarafından ele geçirilmiş, bucak statüsü ile yönetilmiştir. 8


Temmuz 1938 yılında Fransız işgalinden kurtarılıp Anavatana katıldığı yıl olan 1939 da


ilçe olmuştur (Tekin, 2000: 159; https://hataytarihii.wordpress.com/ilce/reyhanli/).


Reyhanlı‟da bulunan köylerin halkını genellikle Arap aşiret halkı oluşturmaktadır.


Reyhanlı ilçesi ve çevresinde Türkmen boyları, Arap aşiretler, farklı mezhep ve kültür


gruplarının dışında geçmiş dönemde bu bölgeye yerleştirilen Çerkesler bölge için


büyük bir öneme sahiptir. Çerkesler Reyhanlı ilçesi içerisinde ve çevresinde kendi


kültürlerini yaşama ve yaşatma çabası içinde olmuşlardır.


Tarihi Çerkes kolları; “Adigeler, Ubıhlar, Abhazlar, Abazinler, Dağıstanlılar,


Nogaylar, Çeçenler, Osetler, Karaçaylar ve Balkarlar”dır. Bu kollardan Hatay‟ın


Reyhanlı ilçesine iskân edileni daha çok Adigeler olmuştur. Adige kollarından Reyhanlı


ilçesine yerleşenler Mehmet Yener (KK27)‟in ve Uğur Pihava (KK1)‟nın verdiği bilgilere


göre şunlardır: “Jane, Şapsığ, Abzah, Çemguy, Abaza, Ubuh, Hatukay, Kabartay,


Bjeduğ, Besni”dir. Uğur Pihava‟nın söylediğine göre Kafkasya‟dan göçle bir Kabartay


ailesi gelmiş Reyhanlı‟da Harran köyüne iskân edilmiştir. Bu ailenin bir erkek ve bir kız


çocukları olmuştur. Söz konusu ailenin erkek çocukları Ürdün‟e gidince Kabartay aşireti


Reyhanlı‟da sönmüştür. Hatukay aşiretinin Reyhanlı‟da erkek çocukları olmadığı veya


olanın da erken yaşta ölmesi sonucu aşiret, Reyhanlı‟da soylarını sürdürememiştir.


B. Reyhanlı Çerkeslerinde Evlilik


Evlilik; toplumların hukukunun, dininin, örf ve âdetlerinin belirlediği kurallara


uygun olarak bir kadın ve bir erkeğin yeni bir aile oluşturmasıdır. Dilimizde evlenme


veya evlendirme terimleri, evlenen erkek veya kadının ayrı bir yuva ve aile kurması


anlamına gelir. Her toplumun kendine ait farklı evlilik kuralları ve merasimleri vardır.


Ancak hepsinin amacı ve ortak noktası yeni bir aile kurmaktır. Bu nedenle evliliğin hem


bireysel, hem de toplumsal boyutu vardır. Ġnsanlar, içinde bulundukları toplumların


kurallarına göre evlenmek zorundadırlar. Evlilik, birey için hayati önem taşır. Ġnsanın


hayatındaki en önemli dönüm noktalarından birisi evliliktir. Her toplumda eş seçiminde


ve tercihinde çeşitli kıstaslar belirlenmiştir. Bu kıstaslara bakıldığında kadında ve


erkekte soy, sop, aile, ekonomik durum, fiziki güzellik (kadında), dinî inanç ve meslek


gibi özellikler aranmaktadır. Ayrıca bu özelliklerin yanında kırsal bölgelerde kadınların


çalışkanlığı, iş becerileri, el becerileri, misafir ağırlama, hizmet ve saygı gibi özellikler


önem taşırken erkeklerde çalışkanlık, dürüstlük ve güvenilirlik aranır (Gelenekten


Geleceğe, 2009: 128-129). Genel olarak aile kavramı ile farklı soylardan gelen ve


birbirleriyle kan bağı ilişkisi olmayan, genellikle özel ve ayrı bir konutta kendi


çocuklarıyla oturan bir erkekle bir kadının oluşturduğu birim kastedilir. Aile, sosyal


grupların tabii ve en ilkini teşkil eder (Türkdoğan, 1991: 25). Evlilik, karşılıklı


dayanışmanın sağlanmasını, birlikteliği, bunlardan da önemlisi neslin devamını


sağlayan bir ilişki biçimidir. Aynı zamanda evlilik; toplumlarda farklı yapılar


gösterebilen, aile kurmayı ve türün devamını sağlayan iki insanın kalıcı bir beraberlik


için bir araya gelerek oluşturdukları, birbirlerine ve çocuklarına karşı ortak


sorumluluklarını yerine getirmeye söz verdikleri, birbirine bağlı sistemlerden oluşan


evrensel bir kurumdur (Yalçın, 2014: 250). Evlilik insan gruplarının yaşantıları boyunca uyguladıkları ve geliştirdikleri sosyal ögelerle yüklü bir kavramdır. Kültürler arası


farklılık göstermesi sosyal ögelerin değişik kültürler içinde oluşması ve farklı değer


yargılarıyla yüklü olmasıyla açıklanabilir. Toplumlar kimin kimle, kaç eşle veya hangi


koşullar altında evleneceğine dair bir takım kurallar yaratmıştır. Çok değişik


uygulamalar olmakla beraber evlilik, esas itibariyle toplum tarafından onaylanan kadın


ve erkek ya da kadınlar ve erkekler arasında yaratılan bir ilişki türünü karakterize


etmektedir (Gökçe, 1978: 7). Evlilik toplumun devamlılığı ve yeni nesillerin oluşması


bakımından hayatın bir parçasıdır. Bu bakımdan her toplumda olduğu gibi Çerkes


toplumu da evliliğe çok önem vermektedir.


Geleneksel Çerkes yaşamında aileden sokağa, misafirlikten yardımlaşmaya,


düğün ve eğlenceden yas törenlerine, iş yaşamından halk meclislerine kadar insanların


birlikte olduğu her alanda “Xabze” (Khabze) adı verilen yazılı olmayan yaşanarak


kuşaktan kuşağa aktarılan ve dünya halklarınca da bilinen belirli kurallarla


düzenlenmiştir (Aslan vd, 2011: 24). Geleneksel Çerkes toplumu örgütlü bir toplumdur.


Ġki kişinin birlikte herhangi bir iş yapması söz konusu olduğunda bunlardan biri


“Thamade” (önder/başkan) diğeri “Guadze” (yardımcı) olur. (Aslan vd, 2011: 24).


Thamade: Tanrı tarafından beğenilen ve takdir edilen insan anlamındadır. Bir topluluğa


Thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek


ve uygulamak, dikkatli, zeki olmak ve pratik düşünebilmek, cemiyete hitap edebilmek


yaşlı olmanın yanında aranan niteliklerdi (KK1, KK2, KK6, KK12). Thamadeleri, her


toplulukta, o topluluğun saygı duyduğu, düşüncelerine kıymet verdiği, fikir danıştığı


yerel önderler şeklinde tanımlamak doğru olacaktır. Geleneksel Çerkes düğünleri,


xabze‟nin koyduğu kurallar çerçevesinde düğün için toplanan halkta en yaşlı “thamade”


ve onun yardımcısı “guadze” tarafından idare edilmektedir.


Dünyanın her yerinde evlenme kültürlere bağlı olarak belli kurallar ve kalıplar


çerçevesinde pek çok uygulama ve pratiklere sahne olmaktadır (Bakırcı, 2018: 2).


Ailenin devamı için gerekli olan evlilik, Çerkeslerde de kendine has özellikleri


barındırmaktadır. Evlenip aile kurmayı çok önemseyen Çerkesler, yakın akraba


evliliklerinin hoş görülmediği ender Müslüman toplumlarından biridir. Bu toplumda


evlenenler aynı sınıftan olmalıdır. Bir gelenek olarak erkek, sosyal sınıfına göre,


evleneceği kız için mehri kayınbabasına-kaynanasına verirken erkeğin şerefiyle doğru


orantılı olan bu mehir kısmen nakit para, at, sığır, silah, vb. olabilir. Bir Çerkes ailesinde


damat iç güveysi alınmaz damat ile kayınpeder arasında bir mesafe vardır (Met, 2002:


279-280). Çerkesler de evlilik olgusu, evlilik öncesi hazırlıklar, düğün ve düğün


sonrasında gerçekleştirilen kendi kültürlerine özgü olgular üzerine kuruludur.


Çerkeslerde aile terbiyesi, “kaşenlik” ve akraba dışı evlilik son derece önemlidir.


Çerkesler etnik kimliklerini korumak ve devamlılığını sağlamak için daha çok içe


kapalı bir topluluk olmayı tercih etmişlerdir. Hatta evlilik tercihlerini kendi kimliklerinden


olanlardan yana kullanmış bunu da bir üst boyuta taşıyarak evlenilecek kızın ya da


erkeğin kendi sülalelerinden olmasına ehemmiyet verilmiştir. Çerkes geleneklerinde


başka uluslardan kız almaya ve başka uluslara kız vermeye pek fazla


rastlanmamaktadır. Çerkeslerin evlenme geleneklerinde “Yeplıxi kaşe, depleyi yet” yani


“Aşağı bak al, yukarı bak ver.” kuralı esastır (KK1, KK6, KK17, KK25, KK27). 


1. Evlilik öncesi


Evlilik, insan hayatının önemli geçiş dönemlerindendir. Toplum hayatında


kültürel öğelerin en yoğun yaşandığı sosyal hayat alanlarından birisini teşkil eder.


Evliliğin temelini oluşturan aile ve aile kurmayla ilgili ritüellere, insanlık tarihinin ilk


dönemlerinde bile rastlanır. Tören ve ritüeller, bağlı bulunduğu kültürün kuralları ve


kalıplarına uydurularak gerçekleştirilir. Evlenme hadisesi tören, töre, âdet, gelenek,


görenek ve inanmalar bakımından zengin bir tablo çizer (Çopuroğlu, 2000: 164).


Yaşamın ikinci geçit dönemi olan evlenme, gerek kızın ve erkeğin sosyalleşme


sürecinin önemli bir aşamasını oluşturması, gerekse aileler arasında kurulan


dayanışmayı, toplumsal ve ekonomik ilişkiyi belirlemesi ve düzenlemesi bakımından


her zaman ve her yerde önemli olay gözüyle görülmüştür. Ailenin, toplumsal yapının


temeli olması, bu birliği sağlayan evlenme olayına evrensel bir nitelik kazandırmıştır.


Dünyanın her yerinde her aşaması, bağlı bulunduğu kültür tipinin öngördüğü belirli


kurallara ve kalıplara uydurularak gerçekleştirilen evlenme olayı, özellikle tören, töre,


âdet, gelenek ve görenek bakımından zengin bir tablo çizmektedir. Öte yandan,


toplumların tarihsel boyutları, ekonomik yapıları, yerleşim düzenleri, üretim ilişkileri yani


kısaca kültürleri, evlenme biçimlerini de belirlemektedir. Her toplum ya da her grup,


kendi yapısına uygun evlenme biçimlerini yeğlerken yapısına aykırı düşecek olanları da


önlemeye çalışmaktadır (Örnek, 2000: 185; Artun, 2010: 147; Türkan, 2015: 445).


Sevginin, saygının ve dayanışmanın temelinin atılmasıyla meydana gelen evlilik


ülkeden ülkeye, ilden ile değişiklik gösterdiği gibi aileden aileye de değişiklik


göstermektedir.


Yeni bir hayatın, yuvanın kurulacak olması dolayısıyla Çerkesler evliliğe titizlikle


eğilmektedirler. Bunu yaparken de bütün kuralları Xabze‟den almaktadırlar. Xabze,


yazılı olmayan kuşaktan kuşağa aktarılan sözlü kurallardır (KK1, KK6, KK10). Hayatın


her aşamasını kapsayan bu sözlü kurallar evlilik ritüellerinde neyin nasıl olması


gerektiğini de açıklamaktadır. Çerkeslerde evlilikle ilgili konuların büyüklerle, anne ve


babayla açıkça konuşulması ayıp sayılmaktadır (KK18, KK21, KK25, KK27). Bütün


ilişkiler; arkadaşlar, yengeler veya enişteler aracılığıyla yürütülmektedir. Evlenmeye


karar veren kız veya erkek, aracılarla bunu anne babasına bildirir. Düğüne kadar bütün


süreç olumsuz sonuçlanması ihtimaline karşı mümkün olduğu kadar gizli yürütülür.


Erkek tarafının büyükleri toplanarak (kız isteme) için gidecek heyeti belirler. Bu heyette


genellikle, kız tarafında sözü geçecek aile büyükleri (amcalar) dayı tarafından biri veya


babanın arkadaşları yer alır (KK11, KK12, KK13, KK17). Belirlenen heyet içerisinde ne


damat ne de damadın babası bulunmamaktadır. Bununla birlikte kızın babası da kız


isteme töreninde bulunmamaktadır. Ġlk isteme de hemen evet denilmez büyüklere de


soralım diyerek gelen heyetten zaman istenir ve daha sonra olumlu ya da olumsuz


cevap erkek tarafına haber verilir. Cevap olumsuz olduğu takdirde haber doğrudan


erkek tarafına değil de yakın akrabalarına söylenir (KK1, KK2). Kız tarafının cevabı


olumlu olduğu takdirde erkek tarafı gelerek ayrıntılar görüşülür ve bu saatten sonra kız


babasına görünmekten çekinir (KK11, KK12, KK13).


Geleneksel olarak Çerkeslerde erkek, sosyal sınıfına göre, evleneceği kız için


“vase”yi (başlık) kayınbabasına veya kaynanasına verir. Erkeğin şerefiyle doğru orantılı


olan bu “vase” kısmen nakit para, at, sığır, silah gibi şeyler olabilir (Met, 2002: 280).


Evliliği ciddi şekilde düşünen gençler kendilerinden büyük ya da küçük bir akrabasına bu durumu söyleyerek kendisine bu konuda yardım etmesini ister. Böylece


toplantılarda, düğünlerde gençlerin birbirini daha yakından tanıması için küçük oyunlar


tertip edilir.


Çerkes toplumunda evlilik, uzun bir süreci gerektirdiği için birbirini tamamlayan


değişik aşamalardan oluşur. Bu aşamalar arasında “kaşenlik” (bir tür flört) denilen


kurumun özel bir yeri vardır (Altın ve Gümüş, 2011: 28). Bugün de bir evlenme aracı


olarak süren kaşenlik, xabze kuralları içinde, birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler


arasındaki arkadaşlık ilişkisine denmektedir. Gençlerin birbirini tanıması için oyunlarda


oynanır ki bunlardan biri “psetluh”tur. “Psetluh”, gençlerin güzel sözlerle birbirlerini


tanımalarına, birbirleriyle sohbet etmelerine verilen addır (Serbes, 2016: 140). Psetluh,


bir kız ve bir delikanlının tiyatro biçiminde söyleşisinden oluşan bir nevi flörttür.


2. Evlilik Anı


Çerkesler genel anlamda, gelenek ve yaşam biçimlerinde Türkiye‟deki diğer


toplumlardan daha geniş ve özgürdürler, onlarda “söz kesilmez”, genç kız ve erkekler


çevrelerinde “göz gezdirip” en uygununu araştırırlar. Genelde Lazlardan, Türklerden


veya Kürtlerden daha geç evlenirler (Demirkan, 1992: 42). Evlilik yaşı genelde 25-30


arasındadır. Evlilik yaşının geç olması ile ilgili Çerkes atasözü de mevcuttur ve o


şöyledir: “Köpek niteliklerini üç yaşında, at dokuz yaşında, erkek otuz yaşında gösterir.”


(KK6, KK24, KK25, KK26). Çerkeslerde evlenme yaşının yüksek olmasının bir nedeni


geleneklere göre büyük kardeşin evlenmeden küçüğünün evlenememesindendir. Bir


diğer nedeni ise eşlerin olgunluğa erişmesini bekleme ve üstlendiği aile yükünün


sorumluluğunun önemli görülmesindendir (Eser, 1996: 77-78). Bununla birlikte


Çerkeslerde görücü usulü evliliğe çok az rastlanmaktadır.


Nikâh gelinin anne ve babasının evinde yapılır. Nikâh törenine damat ve gelin


katılmaz, kendi adlarına vekil tayin ederler. Nikâhta hoca ve damatla gelinin


vekillerinden başka şahitler hazır bulunur. Tören ayakta yapılır. Bu tören sırasında


mutlaka şapka giyilmesi eski bir gelenektir ancak günümüzde bu gelenek


uygulanmamaktadır. Nikâh töreninde oyunlar, başka eğlenceler olmaz. Nikâh


kıyıldıktan sonra sofra kurulur, gençler için, akrabalık için iyi dileklerde bulunulur (KK1,


KK2, KK3, KK6, KK12). Düğün erkeklerin ve kızların katılımı ile olur. Damadın babası


düğüne katılmaz. Damat ve gelin de düğüne katılmaz. Düğünlerde erkekler ve kızlar


aşırı hareketlerde bulunmazlar. Figürlerde gösterişe gidilmez. Ġncelik, ustalık ve estetik


esastır (Bağ, 2001: 111-112; KK13, KK17, KK23). Çerkes kültüründe, gelin alma


düğünü denilen “Nıseşe ceug” ile “delikanlı düğünü” olmak üzere iki tür düğün vardır.


“Delikanlı düğünü”, misafir gelen birini onurlandırmak ya da eğlence amacıyla daha çok


gençler arasında yapılır (KK6, KK13, KK17). Gençler, bayanları toplar ve düğün


yaparak kendi aralarında eğlenirler. Orada gençler bir araya gelirler. Bu düğünlerde


katı kurallar mevcut değildir ve bunlar daha çok eğlenceye dönük düğünlerdir (KK1,


KK2, KK3, KK4, KK5).


Gelin alma düğününde yani “Nıseşe ceug”de ise, gelinin bulunduğu yere


gidilerek gelin getirilir. Gelin alma olayı özellikle kış dönemlerine, işsiz zamanlara denk


getirilir ki, uzun uzun eğlenilsin. Kadın, Çerkes toplumunda çok saygıdeğerdir bu


yüzden nazlandırılır. Hele genç kızlar daha çok nazlandırılır. Esasında çağrılmadan,


buyur edilmeden genç kız düğüne katılmaz (KK1, KK2, KK6, KK13, KK25, KK26, Çerkesler de gelin almaya gidenler bunu bir tören mahiyetinde görür ve her şey bir


düzen içinde gerçekleşir. Gelini almaya gidenler;


“Babası Zihajaque idi.


Eeeeyyyeehhh


Oğlu Kerekane idi şarkı yazardı


Eeeeyyyeehhh yooh, ravri navri


Kendisi yağız bir atın üzerindeydi


Eeeeyyyeehhh yooh, ravri navri


Boynunda qudas asılı olarak savaşıyor


Eeeeyyyeehhh yooh, ravri navri” türküsünü söylerler (KK12, KK13, KK14, KK15,


KK28, KK29, KK30). Gelin evinden alınıp kendi evine getirilir ve bir odaya yerleştirilir.


Düğün bitene dek gelin o odadan ayrılamamaktadır. Bu esnada damatta kendi evinin


dışında bir eve götürülür ve oda düğün bitene kadar o evin oğlu, misafiridir (KK16,


KK17, KK18, KK19). Oyun amacıyla damadı kaçırmakta görülmektedir ki bu olduğu


takdirde damadı himayesine alan aile için söz konusu olay onur kırıcı bir olgu


olmaktadır (KK1, KK2, KK3, KK4, KK1, KK13, KK17).


Düğünü „Hatyakoe’ denilen bir yönetici idare eder. Oynayacak kızı ve delikanlıyı


o çağırır. Her şey bir düzen ve disiplin içinde gider (KK21, KK22, KK23, KK24, KK25,


KK26, KK27). Düğünlerin müzik aletleri “mızıka, akordeon ve phaç’iç”dir. “Phaç‟iç”,


tempo tutmaya yarayan tahtadan alettir (KK1, KK2, KK10, KK12, KK13). Düğünlerde


erkekler ve kızlar, aşırı hareketlerde bulunamazlar. Akrobatik hareketler hoş


karşılanmaz. Oyun tarzına bakılarak oynayanın kişiliğini ve görenek düzeyini anlamak


mümkündür (Bağ, 2001: 111; KK1, KK2, KK6, KK27). Çerkes kültüründe halkın


toplumsal rollere ve normlara uygun hareket etmesi gerekmektedir. Düğün


eğlencesinden sonra dağılan misafirler düğünün son günü yani genelde üçüncü günü


son kez tekrar toplanırlar (KK26, KK27, KK28).


3. Evlilik Sonrası


Düğün bitene kadar bir odada kalan gelin “gelin çıkarma düğünü” ile ev halkının


içine getirilir ve evin bir parçası olduğu duygusu hissettirilir (KK18, KK19, KK24, KK25,


KK30). Evin en yaşlısı “thamadesi” gelin topluluğa karışınca ona; “Bu eve gelen gelinin


nasibi, kısmeti güzel olsun, tavuk gibi hoş sesli, kuzu gibi hoş sesli, iyi at gibi meşhur,


cins köpek gibi açık sözlü olsun.” diye dua eder (KK13, KK14, KK15, KK16, KK17). Bu


duanın ardından „hatyakoe‟ler;


“Vay gelinim gelinim çalışkan gelinim


Kırmızı altınları dikiyor


Evin tek oğlu seni aldı, seni alan gençle uyumlu ol


Güzel kaynanalarını da sev




Allah sana kaynananla uyumlu gelin olmayı nasip etsin.” diye dua ederler ve


orada bulunan herkes alkışlar (KK1, KK2, KK13, KK17, KK27, KK28).


Çerkeslerde yüz görümlüğü âdeti yoktur. Gelin eve gelir gelmez kayın pederi


servetine göre at, besili hayvan ya da toprak hediye eder (KK18, KK19, KK21, KK22).


Bununla beraber ne kayınpeder, ne de kayınvalide geline görünmediği gibi gelinde


eşiyle beraber aynı ortamda bulunmaz (KK1, KK2, KK3, KK4, KK5). Ertesi sabah gelin


artık kızlara özgü elbiselerini çıkarır ve kadın elbisesi giyer. Çıkardığı elbiseleri


kocasının akrabasından olan kızlara hediye eder (KK27, KK28, KK29, KK30).


Gelin kayınpederinin, kayınvalidesinin, büyük kayınbirader ve kocasının


amcalarının ismini söyleyemez. Kayınpeder ve kayınvalidesinin ismi söylendikçe


hürmeten ayağa kalkar. Gelin kocasının ismini söyleyemez. Kendi seçeceği farklı bir


isim veya eşinin aile ismiyle hitap eder. Tüm bu ritüleller Çekez kimliğinin somutlaşmış


hali olmasına karşın günümüz modern toplumlarında bu ritüellerin yavaş yavaş da olsa


ortadan kalktığını söylemek mümkündür (Eser, 1993: 77-78). Çerkes gelinlerinin çok


zorluk çektiği, yıllarca rahat hareket etmediği diğer çevrelerce söylense de bu gerçeği


yansıtmamaktadır.


SONUÇ


Kafkaslar geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük öneme sahip


coğrafyalardan biridir. Tarihte birçok medeniyet Kafkasya da yaşamış ve bu bölgeyi


egemenliği altına almak istemiştir. Bütün bu çabalar sonucunda yerli halk sürgüne


gönderilmiş onlardan kalan topraklara Rusya yerleşmiştir. Sürgün ile Anadolu


topraklarına gelen Çerkesler bin bir zorlukla hayatta kalmaya, varlıklarını devam


ettirmeye çalışmışlardır.


Her millet değişen dünya koşullarına karşın kendi kültürlerini muhafaza etme


gayesi içinde olmuşlardır. Tarih boyunca birçok sıkıntı yaşayan ve en sonunda da


vatanlarından olan Çerkesler de kendilerine yeni vatan seçtikleri Türkiye‟de varlıklarını,


kültürlerini, dillerini korumak ve sürdürmek için çabalamışlardır. Etnik kimliklerini xabze


(sözlü konun) ile koruyan Çerkesler bunu Çerkeslerde yüz yıllardır çok büyük caydırıcı


özelliği bulunan „ayıptır‟ ile yapmışlardır. Çerkeslerin ayıp işleyenlere karşı toplumdan


dışlama yaptırımı uygulamaları dolayısıyla, ayıp karşılanan davranışların yapılmaması


adına bireyler her zaman dikkatli ve ölçülü olmuştur. Çerkeslerin kendi içindeki bu


yaptırımlarının etkinliği on dokuzuncu yüzyıla kadar hapishaneye sahip olmayan bir


millet özelliğini kazandırmıştır.


Birçok kültürde olduğu gibi Çerkes kültüründe yaşamın devamlılığını sağlayan


ve hayatın dinamikliğini ayakta tutan evlilik çok önemlidir. Çerkeslerde kültür


denildiğinde akla hiç şüphesiz Çerkes düğünleri gelmektedir. Kültürel aktarım


bakımından Çerkesler düğünlerine ehemmiyet vererek geleneklerini canlı tutmaya


çalışmaktadırlar. Çerkeslerde içten evlilik özendirilmektedir ki bunun sebebi kendi


kültürlerini devam ettirmektir. Çerkesler evliliğin her aşamasında; “evlilik öncesi, evlilik


anı ve evlilik sonrası”nda belli ritüelleri uygulamaktadırlar ve bu ritüeller Çerkes


düğünlerinin olmazsa olmazıdır. Çerkeslerde gelenek olarak kız kaçırma da yaygındır


ve bu hiçbir aile tarafından abes karşılanmamaktadır. istenilen kız verilmediği takdirde kaçacağı aile fertleri tarafından bilinir. Söz konusu durumu engelleyici hiçbir önlem


alınmaz.


Etnik kimliklerinin yanı sıra renkli yaşamlarıyla tanınan Çerkesler, zorunlu göç


sonrası Türkiye‟nin değişik illerine dağılmış ve gittikleri yerlerde köyler kurmuşlardır.


Hatay‟ın Reyhanlı ilçesinde yüz yıldan daha fazladır yaşamlarını idame ettiren


Çerkesler‟in söz konusu renkli yaşamlarından bir kesit olan evlilik olgusu aşamalar


halinde çalışmada verilmeye gayret gösterilmiştir. Bölge de yaşayan diğer


topluluklardan farklı gelenek ve adetlere sahip oldukları gözlenerek kayıt altına


alınmıştır. 


KK1 Uğur PĠHAVĠ 05.06.1959/Hatay Emekli


KK2 Sevda PĠHAVĠ 02.03.1960/Hatay Ev Hanımı


KK3 Müfide VURAL 06.08.1961/Hatay Ev Hanımı


KK4 Yelmiz HATTIK 15.06.1975/Hatay Hemşire


KK5 Servet APĠġ 09.04.1943/Hatay Emekli


KK6 Sabite PĠHAVA 24.03.1942/Hatay Ev Hanımı


KK7 Mezago AHLAS 21.07.1976/Hatay Hemşire


KK8 Neris AHLAS 06.08.1997/Hatay Öğrenci


KK9 Mehmet AHLAS 25.12.1974/Hatay Memur


KK10 Nazmiye ERKUġ 05.09.1965/Hatay Ev Hanımı


KK11 Ayten KUVAS 09.10.1961/Hatay Ev Hanımı


KK12 Gülbahar HATTUK 26.12.1964/Hatay Ev Hanımı


KK13 Cihan(Jeyhan)


KUVAS 08.04.1955/Hatay Ev Hanımı


KK14 Semiha KUVAS 17.01.1952/Hatay Ev Hanımı


KK15 Güner KUVAS 11.11.1957/Hatay Ev Hanımı


KK16 Aydın Tuncer


GÜNEġKO 05.09.1978/Hatay Öğretmen


KK17 Semira Hatam


KÜBLÜ 18.09.1941/Hatay Emekli


KK18 Güler KANġAT 09.04.1975/Hatay Öğretmen


KK19 Fethi KANġAT 02.09.1971/Hatay Memur


KK20 Hüseyin ÇĠRKĠN 23.08.1977/Hatay Esnaf


KK21 Müberra ÇĠRKĠN 02.05.1978/Hatay Ev Hanımı


KK22 Hanifi HATUK 09.01.1940/Hatay Emekli


KK23 Nesrin HATAM 14.11.1961/Hatay Ev Hanımı


KK24 Saffet HATAM 17.10.1956/Hatay Emekli


KK25 Sabriye KÜBLÜ 05.11.1962/Hatay Ev Hanımı


KK26 Nurten KÜBLÜ 20.12.1962/Hatay Ev Hanımı


KK27 Mehmet YENER 06.01.1954/Hatay Emekli


KK28 Ayşe YENER 01.09.1957/Hatay Emekli


KK29 Mehmet Ali


EMĠRHAN 28.12.1953/Hatay Emekli


KK30 Saadet EMĠRHAN 20.10.1955/Hatay Emekli Öğretmen

https://caucasian-abkhazia.yetkinforum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

» #Evlilik ve aile#

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz